3. fırını aldık, gümrüğe geldi. 3 TIR yükü malzeme. Gümrükçü telefon etti ” Aman abi takıldık, fotoğraf, broşür falan ne varsa al gel izin vermyorlar” diye Kalktım gittim. Fırın bize özel yapıldı portada foto – broşür yok ki. Gümrük memuru bir bayan. Oturdum kadıncağıza anlattım nedir diye. Kalktık kamyonların başına gittik. Açıyorlar

Firmaya yeni gelmişim. İtalyan bir fırınları ve aksi bir müdürleri var ve bir fırın dolusu keresteyi anca 2 ayda kurutuyorlar. Gelde delirme. Fırındaki ısı kaçaklarını kırmızı silikonla tamir ettik, su püskürten memeleri ve serpentinlerin üzerindeki kireç birikintilerini her boşaltmada gideriyoruz, istif çıtaları düzeldi falan filan derken biz bir ayda alır

Gözümüz aydın ! 30 yıldır yıkılsın diye gözünün içine baktığımız Büyükada Rum Erkek Yetimhanesi artık Patrikhane’nin sorumluluğuna girdi. Daha tapu teslim edilmeden milletin salyaları akmaya, bilen bilmeyen laf etmeye başladı bile. 27 Kasım Cumartesi, Radikal gazetesi: Mimar Ahmet Vefik Alp demiş ki proje 1 yıl inşaat 2 yıl sürer 50

Burası Fransa‘nın doğusunda Burgonya denen bölgenin en eski köylerinden St. Romain isimli, sarp kayalıklarla ve orman ile çevrili dağ köyünde şarap fıçıları üreten zanaatkar Claude Gillet ‘in imalathanesi. Ayıptır söylemesi, şu geçtiğimiz bayram tatilinde yolumuz düştü, hemen kısaca yazıyorum ! Her ne kadar bir CNC, bir dopel var ise de,

Fabrika müdürümüz, kulakları çınlasın, Ahmet Ardıç. Aksi mi aksi bir ihtiyar. Bakım onarım işlerimize bakan birde ustamız var adı Ekrem Usta. Sahiden soyadı resmen “Usta”. Ekrem Usta kekeme. Ahmet Bey’den de acayip korkuyor. Bu ikisi habire didişe didişe bir işler yapar dururlar. Bir gün Ahmet Bey Ekrem’e bir

Dostum Mustafa Ulusoy anlattı: Anamur taraflarında yazlıkları var. Bu sene gittiklerinde terastaki ahşaplar kötülemiş bir boyayalım demişler. Konu – komşuya soruyorlar, hepsi “İhsan Dekor” diyor. “Peki, nerde buluruz” oluyor bizimkiler; “Silifke’de hırdavatçılara sorun” cevap. Silifke’de hırdavatçı: ” Ceviz mi, meşe mi olsun” diyor. Şaşkınlıkla “Ceviz” diyor bizimkiler. Veee tezgaha geliyor

Bu ara sürekli olarak sitem dolu postalar alıyorum: “Bu ne tembellik iki aydır yeni yazı yok” diyenler ! Kusura bakmayın lütfen; Bahçe mevsimi başladı, garajdaki projeler bir süreliğine beklemede, bütün enerji bahçede. Mayıs ve Haziran her neden ise böyle olur hep. Temmuz ile beraber bahçe işleri rutine dönünce yine eski düzenimize

70′ li yıllarda ustabaşımız rahmetli Sezai Usta. İri yarı dev gibi bir adam. Sesi de kendi gibi. Önemli bir kişini evine elbise dolabı yapıyoruz. İş bitti montaja gittiler. Yerde dolabı toplayıp arkalığını çakıyorlar. ” Haydi ” deyip, halterci tarzıyla önce göğüs hizasına alıp sonra hoop diye dikiyorlar ki, Gaaarç dolap tavana sıkışıyor.

Bazı talepler oluyor: Yeni yazı yazdığınızda mail atsanız, haberimiz olsa diye ! Yani bizi hergün yeni bir şey var mı diye arattırma deniyor! Yukarıdaki RSS düğmesini gördüğünüz her site size abone servisi vermektedir. Yapacağınız iş bu düğmeyi tıklamak. Yeni bir sayfa açılıyor. Buradaki 3 seçenekten en alttaki bu özet akışına abone

Ocak 2000 de, New York Christie’s müzayede evinde, bu küçük 17. YY Amerikan mobilya parçası olan “Ziynet” dolabı 2,422,500 $ bedelle satılmış. Boston kentinin kuzeyinde sahilde yer alan cadıları ile meşhur şirin Salem kasabasında Joseph ve Bathsheba Pope çiftine evlenme hediyesi olarak James Symonds atelyesinde 1679 yılında yapılmış

Eski dostlarımdan biri telefon ile arayarak ” Ahşap yapılar bölümü niye boş, hiç yazı yok ” diye sordu. Sonra beraberce niye boş olduğunun cevabını bulduk: Ben bu işten anlamam ki  !! ahsapatelyesi.com yayında iken bu yazıya yazılmış yorumlar: cenk erpolat diyor ki: 09 Ekim 2008, 21:21 Sevgili Murat ağabey yoruma bile