Pelesenk

Türk Dil Kurumu ( http://www.tdk.gov.tr ) diyorki: ” Kızıldeniz’in Afrika ve Asya kıyılarında yetişen ve kışın yapraklarını dökmeyen, değerli kerestesi kahverengi, mor veya esmer hatta vişne çürüğü olabilen, doğramacılıkta kullanılan bir ağaç ( Ommiphora opobalsamum )

Ergenekon’a konu olmasın, aramızda kalsın ama; Kızıldeniz’in iki yanında 30-40 mt boyunda, 1,5-2 mt çapında kerestelik ağaç yetişen ormanlar olduğunu, benim kısıtlı TV belgeseli kültürüm bile pek algılamıyor kaldı ki kereste renginin esmer, kumral, sarışın olarak tanımlanmasını hiç anlayamadım.

Benim bildiğim pelesenk başka: İngilizcesi Palisandre olan, babamın kendimi bildim bileli suda batan tek ağaç olarak bize anlattığı, 300 türü olan bir tropik ağaç: Dalbergia ailesi

Mimoza, yani akasya ile aynı soydan. Abanoz ( Dalbergia melanoxylon ) ve bizde pek duyulmamış olan ve pıçak sapı yapılınca pek kıymetlenen Cocobolo ( Delbergia Retusa ) da aynı soydan. Birezilya’da yetişen ( Dalbergia Nigra ) Brezilya Gül Ağacı diye anılıyor. Hunduras gül ağacıda var. Hindistan ve Endenozya’da Dalbergia Latifolia. 1873 te Java adsında plantasyonlarda üretilmeye başlanmış.

Pelesenk türlerinin yoğunluğu 0.96 ile 1.11 g/cm3 arasında değişiyor. Yani bazıları babamın anlattığı gibi sudan ağır. Suda koyunca batar ! İşlemesi kolaydır ama çok ince bir toz çıkardığından astımı olanları hemen etkiler. Öyle doğrama yapılacak kadar bol ve ucuz değildir.

Bir de ” Dillere pelesenk olmak” diye tabiri var hani. Doğrusu “Persenk olmak” imiş. Dillere sakız olmak gibi. Herhalde bu nedenleki http://www.itusozluk.com ” Kabuğu yapışkan, sakız elde edilen” ağaç diye yazmış.

İlgilenenler için: Pelesenk Yağı romatizma ve migren ağrılarına iyi gelirmiş. Bulursanız.